ECEHAN ERSÖZ
Hürriyet.com.tr’de yayınlanmıştır. Her hakkı saklıdır.
Uzun süredir sıklıkla kullandığımız “Dijital dünya” kavramı, artık ayrık bir tanım olmaktan çıkarak her geçen gün daha kapsayıcı bir hale gelirken, yaşamakta olduğumuz fiziksel dünya da aynı oranda dijitale doğru genişliyor. Her ikisinin de kapsamının birbirine doğru genişlemesiyle birlikte fiziksel ve dijital ayrımının sınırları da gitgide belirsizleşiyor, birbirlerinden aldıkları pay artmaya devam ediyor.
Örnek olarak e-ticaret kavramını düşünürsek, markaların fiziksel ve dijital uygulamalarını giderek daha fazla bütünleştirdiklerini görebiliyoruz. Bu sebeple ticaretin artık “heryerde” olması, “e-ticaret” kavramının ayrık ve fizikselden bağımsız bir kavrammış gibi durmasının daha da ötesinde artık.
İşte bu bahsettiğim fiziksel ve dijital kavramını birbirine daha da yakınlaştıracak olan Metaverse kavramı bir süredir gündemimizde önemli bir yer işgal ediyor.
Özellikle bir süre önce Facebook’un geleceğin “metaverse” olduğunu ifade etmesiyle bu konsept çok daha bilinir ve konuşulur bir hale geldi.
Peki nedir Metaverse?
Bu kavramı en basit ifadeyle, teknolojinin bizim için yeni gerçeklikler yaratması da noktasında, genişletilmiş bir online platformda bireylerin dijital avatarlar ile etkileşime girmesi olarak tanımlayabiliriz.
Son birkaç yıldır birçok firma bu konu üzerinde farklı açılardan çalışmalarına hız vermiş durumda. Facebook CEO su Mark Zuckerberg, bu alanda duyduğu tutkuyu dile getirmek için şirket isminin Meta olarak değiştirildiğini duyurmuş, yaptığı açıklamada bugünün çevrimiçi sosyal dünyasının, fiziksel dünyayla 3 boyutlu bir etkileşime girerek hibritleşeceğini ifade etmişti.
Meta’da arkasında gerçek insanların olduğu özelleştirilebilir dijital avatarlar, “Horizon” ağı içerisinde etkileşime girebilecek. Bu sayede sanal olarak yaratılan ortamlarda bireyler yine sanal olarak sosyalleşebilecek, gezmeye gidebilecek, oyun oynayabilecek, konser izleyebilecek veya ortak çalışmalar yapabilecek.
Bu etkileşim ortamında yer almak nasıl mümkün olacak?
Metaverse merkezli sanal dünyaya giriş, akıllı gözlükler, sanal gerçeklik ya da artırılmış gerçeklik başlıkları sayesinde sağlanabilecek.
Aslında biraz geriye giderek hatırlayacak olursak bu kavramın ayak izlerini 2000 li yıllardan itibaren görmeye başlamıştık.
Metaverse kavramı karşımıza ilk olarak bilimkurgu romanları olan Snow Crash ve Ready Player One’da çıkıyor. İlaveten 2000 yılında piyasaya çıkan “The Sims” video oyununu ve 2003’te tanıştığımız çevrimiçi oyun “Second Life” metaverse konseptinin ilk versiyonları olarak düşünülebilir. Her iki oyunun da temelinde metaverse ile ilişkili olarak sanal dünyadaki avatarların kontrol edilmesi yer alıyor.
Bir spor karşılaşmasını birçok farklı açıdan hatta buna oyuncuların bakış açısı da dahil olmak üzere izleyebilmek, konserlere katılmak, alışverişe, okula gitmek, toplantıya katılmak yine metaverse’de yapabileceklerimizden bazıları. Hatta Roblox firması, ünlü moda markası Gucci’nin 100. Yıl kutlaması için sanal bir etkinlik gerçekleştirmişti.
Fiziksel hayatımıza dair birçok işlevin yer alacağı böylesi cazip bir yapının tek bir firma tekelinde olacağını düşünmek tabiki de mümkün değil. Bu sebeple teknoloji devleri ve oyun platformları kendi metaverselerini geliştirmek üzere harekete geçmiş bulunuyorlar.
Unity Software, Nvidia Corp, Google, Microsoft,Valve, Apple ve Meta bu alanda çalışan firmalar arasında bulunuyor.
Aslına bakarsanız metaverse kavramına giden yolda video oyunu firmaları önemli yol kat etmiş durumda. Sebebi de zaten halihazırda üzerinde çalışılan bir ortamın olması ve bunun daha da geliştirilmeye elverişli olması.
Dijital ve fiziksel dünyaları internet aracılığıyla bir araya getirmeye odaklanan yaklaşım, eğitim alanında da fırsatlar sunuyor.
Özellikle Covid-19 vakalarındaki artış, karma gerçekliğin popülerliğinin artması ve Coursera, Udemy gibi uygulamalara olan talep bu fırsatları tetikliyor.
Şehirlerin tanıtım, eğlence, gezi anlamında metaverse noktasında çalışmalar yapması beklenen bir durum. Bu anlamda Güney Kore’nin başkenti Seul, ‘metaverse’ dünyasına adım atmaya çoktan niyetlendi bile. Projelendirilen çalışmalar sonuçlandığında sanal gerçeklik gözlükleriyle kültür ve turizm anlamında kent turları gerçekleştirilebilecek, eğitim gibi çeşitli kamu hizmetlerinden de fayda sağlanacak.
Sanatta teknoloji ile etkileşimini metaverse konusunda da sürdürüyor.
Ünlü müzayede evi Sotheby’s, blockchain tabanlı sanat varlıklarına olan ilgi patlamasından yararlanmak için kripto sanatçılar, küratörler ve koleksiyonerlerle bir ortaklık kurdu. Sotheby’s, bu yeni alandaki en son büyük hamlesi de, müzayede evinin uzmanları tarafından seçilen NFT’lerin küratörlüğünde dijital koleksiyonculara yönelik kendi özel platformu olan Sotheby’s Metaverse’i piyasaya sürmesi olacak.
Bu girişimi “kendi alanında bir ilk” olarak nitelendiren müzayede evinin hayata geçirmeyi planladıkları Sotheby’s Metaverse ile alıcılar ödemelerini kriptopara ile de gerçekleştirebilecekler.
Metaverse Pazarı Nasıl Gelişiyor?
Wall Street, Pazar büyüklüğünü uzun vadede 1 trilyon dolar olarak görüyor.
Brandessence Market Research ise “Metaverse Pazar Büyüklüğü” raporu yayınladı. Rapor metaverse pazarını gelişim sağlayacağı alanlar bakımından metaverse araçları (ekran, genişletilmiş gerçeklik donanımları, sanal/artırılmış gerçeklik ekipmanları), yazılımlar, masaüstü/mobil kullanım, geliştirme teknolojileri (blokzincir,sanal&artırılmış&karma gerçeklik) donanımları, sanal ve artırılmış gerçeklik gözlükleri, başlıklar, yazılımlar, uygulamalar (sosyal medya, oyun, içerik oluşturma, konferanslar, online alışveriş), son kullanıcılar (eğitim, moda, eğlence, uzay, savunma sanayi) gibi bölümlere ayırıyor. Rapora göre metaverse pazar büyüklüğü, 2020’de 44,69 milyar ABD dolarına ulaşmış durumda.
2027 yılına kadar ise 596,47 Milyar ABD Dolarına ulaşması tahmin ediliyor. Bir diğer öngörü ise metaverse pazar büyüklüğünün 2021-2027 döneminde %44,8’lik güçlü bir birleşik büyüme göstereceği yönünde.
Tüm bu veriler ve girişimler doğrultusunda bence de metaverse gelecekte kendisine önemli bir yer açacak. En basitinden günlük hayattaki ihtiyaçlarımıza, markalardan hizmet taleplerimize bile baktığımızda fiziksel ve dijitalin birbiriyle bütünleşmesine dair son derece yüksek beklentimiz var.
Diğer yandan metaverse kavramına yönelik eleştirilerde gündemde.
Metaverse, bazı uzmanlarca gizlilik ve güvenlik konusunda eleştiriliyor. Kullanıcıların zihin sağlığı, sanal dünyanın giderek daha fazla oranda gerçek dünyaya tercih edilmesi ve bunun gerçek dünyadaki ihtiyaçların ertelenmesine yol açabileceği de endişeler arasında yer alıyor.
İşin aslına bakarsanız zaten şu an için veya çok yakın bir gelecekte metaverse hayatımızda tam teşekküllü bir şekilde yer alamayacak. Bunun en temel sebebini de internettin veri aktarımındaki gecikme süreleri oluşturuyor.
Fakat olumsuz eleştirilere rağmen hem kullanıcılar hem de sektörler için fırsatlar barındırdığı da bir gerçek.